BOZCAADA 2. Part

Bozcaada ile ilgili daha önce aktardıklarımı göz gezdirmek için tık tık

Bozcaada'da kaldığımız ikinci gün de inanılmaz yoğun geçti. Sabahın ilk ışıkları ile kalkıp güne erken başlamak bile yapacaklarımıza yetmedi. Güne güzel bir kahvaltı ile başladık. Adaya özgü reçeller mevcut. Bunların başında belki duymuşsunuzdur Domates Reçeli geliyor. Reçel ile ilgili kritik notlarımı daha sonra aktarıyor olacağım.

Kahvaltı sonrası ada keşfine çıktık. Sokak sokak gezmek hiç zor olmadı ancak her sokakta oyalanmak zaman açısından epey vaktimiz aldı.

Burada her yerde, her evin bahçesinde üzüm görmek mümkün. 

Bozcaada Kilisesi

Bir yorgunluk kahvesi içme vakti. Kafeden ikram edilen adaya özgü yerel bir tatlı. Epey şerbetli olduğundan yemekte zorlandım açıkçası:)

Şu manzara bana Yunanistan'ı hatırlattı:)

Adada taşıt olarak bolca göreceğiniz motorlar.

Akşam yemeği için şimdiden mekan alternatifleri değerlendiriyoruz.

Yine bir resim sergisindeyiz.

Sergiler adada olmazsa olmazların başında geliyor. Girdiğimiz kaçıncı sergi ben bile hatırlamıyorum:) Çalışmalar çok naif.

Stantlara uğramadan olmaz, çok cici hediyelik eşyalar var.

Adaya gelip de balık yemeden olmaz. Ve akşam yemeği için Tenedos Balık Evi tercihimiz oluyor. 

Şahane bir manzarası var. Çalışanlar son derece ilgili, müşteri memnuniyeti on numara. Adaya giderseniz mutlaka gitmenizi tavsiye ederim.

Yemek için tercihlerim...

Kabak çiçeği dolması

Girit mutfağından Şevketibostan salatası

Çipura

Restoranın ikramı olan meyve tabağı. 

Kendilerine göstermiş oldukları ilgiden dolayı teşekkürler.

Bir günü daha bu güzel manzara eşliğinde tamamladık.

Yolunuz bir gün Bozcaada'ya düşerse domates reçelini tatmadan, balık yemeden, kaleyi gezmeden, sokaklarını turlamadan, etkinliklere katılmadan ve gün batımını izlemeden sakın dönmeyin. 

Sevgiler.