Bir film seçimi yapmadan sinemaya
gittik. Filmler arasında ne var ne yok diye bakınırken birden hadi
"Kelebeğin Rüyası" olsun diye biletlerimizi aldık. Malum son günlerin
en favori filmi. Medya tarafından epey sükse yaptığı için de konusunu az çok
biliyoruz. Önemli olan detayları izleyerek filmi bütünleştirebilmekti.
Yılmaz Erdoğan'ın yazıp yönettiği şiirsel hayatı konu alan bir dramı anlatıyor. Başrollerini Kıvanç Tatlıtuğ ve Mert Fırat'ın paylaştığı film, 2. DÜnya Savaşı döneminde Zonguldak'ta yaşayan ve genç yaşta veremden ölen şairler Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu'nun yaşam öyküleri üzerine kurulu. O dönemde şairlerin edebiyat öğretmeni olan Behçet Necati(gil)'i ise Yılmaz Erdoğan canlandırmıştır.
Diğer oyuncu kadrosunda ise Belçim
Bilgin Erdoğan, Farah Zeynep Abdullah, Ahmet Mümtaz Taylan gibi önemli isimler
yer alıyor.
Zonguldak'ta yaşayan, iki genç şair Rüştü Onur
(Mert Fırat) ve Muzaffer Tayyip Uslu (Kıvanç Tatlıtuğ), yeni yeni modernleşen
bu madenci kentinde memuriyet hayatlarını sürdürürken; bir yandan da sanatla,
edebiyatla ve en çok da şiirle iç içe yaşamaktadırlar. Şairliğe ve sanatta
bakışın daha oluşmadığı toplumda şiir ile uğraşan bu iki veremli genç, toplum
her kesimine şiiri sevdirmeye çalışmaktadırlar. Belediye Başkanı'nın kızı Suzan
Özsöy (Belçim Bilgin)'un Zonguldak'a geri gelmesiyle Rüştü ve Muzaffer'in şiire
olan inancı daha da artar. Muzaffer, Suzan'a aşık olur. Henüz lise öğrencisi
olan Suzan, ailesinin istememesine rağmen iki gençle yakın arkadaş olur. Fakat
1940'lı yılların vebası olan verem, iki genç insanın da sağlığını git gide
tehdit etmektedir. Öğretmenleri Behçet
Necati'nin de yardımıyla tedavileri için Heybeliada Sanatoryumu'na giderler. Böylelikle
hayat mücadelelerine yeni bir soluk gelir.
Çekimleri Zonguldak, Ereğli, Heybeliada ve
İstanbul'da gerçekleştirilmiş.
İnsan olarak
acıyı, üzüntüyü dizilerde, filmlerde izlemeyi çok seviyoruz. Ama bu acıların,
dramların da bir ayarı olmalı. Film baştan sona dramlar üzerine kurulduğundan
sinema salonunda ağlayanların olmasını son derece normal karşılıyorum. Önümde,
arkamda hıçkırık sesleri içerisinde bir film seyrettim. Genel anlamda güzel bir
filmdi diyebilirim. Bir müddet sonra filmden etkilenip o ağlayanlar kervanına ben de dahil oldum. "Acıklı filmler pek
bana göre değil" bu sözü her dram filmi izledikten sonra söylüyorum. Ama nafile izlemeye devam... Durup düşünüyorum. Keşke film daha
farklı bitseydi diye de eleştirmeden geçemiyorum.
İzlemenizi tavsiye ederim. Kaliteli, etkileyici, düşündürücü, güzel bir yapım.
İyi seyirler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder