Edirne gezi yazıma
kaldığı yerden devam ediyorum.... ilk bölümü buradan inceleyebilirsiniz.
Tunca
Nehri
Kapalı Çarşı turundan sonra görmek
istediğimiz yer Meriç kıyıları oldu. Faytona mı binsek yürüyerek mi gitsek
derken mesafenin kısa olduğunu öğrendikten sonra yürümeyi tercih ettik.
Yürüyerek gördüğümüz
güzellikler bizi büyülemeye yetti doğrusu. Ağaçların suya yansıması, doğa,
köprüler her biri ayrı güzellikte.
Tunca
Nehri ve Tunca Köprüsü
Meriç Nehri'nin bir kolu
olan Tunca Nehri, Bulgaristan'dan doğup Edirne'ye akar.
Birkaç dakikalık yürüyüşten sonra
nihayet Meriç kıyılarındaydık:)
Bulgaristan'dan Ege Denizi'ne
dökülen Burgarca ismi Maritsa olan Meriç Nehri, Balkanlar'ın en büyük
nehirlerinden biridir.
Köprünün hemen başucunda bulunan
tabeladan öğreniyoruz ki; bir diğer adı Mecidiye Köprüsü olan Meriç Köprüsü;
1847'de Abdülmecit zamanında yapılmıştır.
Yapımında taş ve mermer kullanıldığı
açıkça görünmekte.
Meriç Köprüsü (Mecidiye Köprüsü)
Köprünün sol yanında bulunan Edirne
Belediyesi'ne ait sosyal tesislere geçip bu manzara eşliğinde yorgunluk
kahvelerimizi yudumladık.
Faytonları her yerde görmek mümkün:)
Gezmekten karnımız o kadar acıktı ki
Edirne Çarşı'ya döndük. Zaten buralara kadar gelip de köftesinden ciğerinden
yememek olmazdı. Tavsiye üzerine Serhad Köftecisine gittik.
Garsonun dediğine göre köftenin
sırrı doğru etin kullanılmasında imiş. Gülerek anlatmaya devam etti
İstanbul'dan Acun mekanımıza geldi diye... Müşterilere olan ilgi on numara.
Lezzet ise yıldızlı on numara:)
Köftecide ciğer mi yenir diye
sormayın, mekanın ana özelliği her iki lezzeti de barındırması:)
Bir gün yolunuz Edirne'ye düşerse
Serhad Köftecisine uğramadan dönmeyin. Memnun kalacağınıza eminim.
Yemek sonrası sokakları gezmeye
devam ettik. Süs havuzlarındaki heykeller dikkatimi çekmedi değil.
Edirne Sokakları
Edirne Bedesten Çarşı
Bedesten
nedir diye merak edip soruyorum? İçinde değerli eşya satılan yer anlamına
geliyormuş. 14 tane kubbesi olan bu çarşıyı Osmanlı zamanında 60 gece bekçisi
beklermiş. İçinde neler varmış siz düşünün artık:)
Günümüzde
ise içerisinde onlarca dükkan bulunan hareketli bir çarşı.
Bulgar Kilise'si tadilat nedeniyle
kapalıydı giremedik. Uzaktan bakmakla yetindik:)
Evler ise Osmanlı
mimarisini tamamen yansıtıyor. Az katlı, ahşap, panjurlu.. Bazı evler sıkı
tadilatlardan geçmiş, kimisi dükkan olmuş, kimisi okul, kimisi ise aşağıdakiler
gibi meyhane.
Zindanlatı
Meyhanesi
Gazi Baba Meyhanesi
Birçoğu ise kaderine razı olmuş
boynu bükük kalmış adeta yok olmaya terk edilmiş, Aynı bu Tunca kıyılarında bulunan
tren istasyonu gibi.
Edirne'de nerede
kalacağız diye düşünenler varsa birçok hotel, butik otel hizmet veriyor. Ama
biz bu şirin oteli çok sevdik.
Edirne
Palace
Edirne'de bizim
bilmediğimiz, göremediğimiz yerler mutlaka vardır. Edirne'yi bilen, daha önce
gezip görme fırsatı bulan varsa yorumlarınızı bekliyorum.
Okuduğunuz
ve yorumlarınız için şimdiden teşekkürler,
Sevgiler.
Avrupa'ya geçiş noktasında ki şehrin -Osmanlı'daki ikinci başkentti.- ilginç bir kültür mozaiği olduğunu düşünüyorum. İnşallah bir gün gezip güzel fotoğraflar çekerim. Sevgilerimle.
YanıtlaSil