NUH: BÜYÜK TUFAN

Merakla beklediğim, birçok ülkede gösterimi yasak olan bir filmi bu hafta sonu izleme fırsatı buldum. Nuh: Büyük Tufan

Semavi dinlerde peygamber olarak seçildiğine inanılan Hz. Nuh’un büyük tufan ile imtihanını beyazperdeye taşıyan, Siyah Kuğu filminden tanıdığımız Aronofsky imzalı Nuh: Büyük Tufan; Nuh’un bilindik tufan hikâyesini Tevrat’ı ve İncil’i kaynak alarak senaryolaştırırken, Nuh peygamberi de ‘insanlaştırıyor’. 

Filmde: Adem’in 3 oğlundan biri olan ve Şit’in soyundan gelen Nuh, inanışa göre sapkınlaşan kavmini tekrar Yaradan’ın yoluna çevirmek için mücadele verir, onları uyarır. Ama insanlar döndürülemeyecek biçimde öyle yoldan çıkmışlardır ki, en sonunda büyük tufanın geleceği bildirilir ve kendisine kurtarıcı bir gemi yapması için emir gelir. Bilindiği üzere gemiye yeryüzündeki tüm hayvanlardan birer çift biner ve Nuh ailesini gemiye alıp, kurtulmalarını sağlar; insanlığın soyu Yaradan’a iman etmiş bu iyi insanlardan devam edecektir.

Oyunculuklarda ise Russell Crowe, Nuh karakteri ile karşımızda. Kendisine bu rolü oldukça yakıştırdım. Eşi Naameh rolünde Jennifer Connelly’i görüyoruz. Büyükbaba Mathusalem rolünde ise Anthony Hopkins'i. 

Filmi genel anlamda beğendim ancak sonunun askıda kalması, haddinden fazla uzun sürmesi konusunda eleştirilerim var. Sahneler ise birçok tartışmayı da beraberinde getirecek gibi. 
Görsel açıdan beni oldukça tatmin eden sahnelerin yanı sıra fantastik karakterlerin (taş melekler) filmde yer alması da hoşuma gitmedi. 

Açgözlü, iki yüzlü, birbirlerinin sürekli kuyularını kazan günümüz insanlarına ise bolca gönderme var.  

Bildiğim kadarı ile Nuh, sadece ailesini değil gemiye kendileri ile birlikte 80 kişi alıyordu. Filmde ise sadece hayvanlara yer vermesi tartışılması gereken bir husus. 

Ayrıca kayıp Nuh'un Gemisi nerede? Ağrı'da mı yoksa Cudi'de mi?

Yorumlarınızı bekliyorum. 

Okuduğunuz ve yorumlarınız için teşekkür ederim. 

Sevgiler.